Libya askeri heyetini taşıyan özel jet Ankara’nın Haymana ilçesinde düşmüştü. Düşen uçakla ilgili soruşturma sürerken olayın “sabotaj” olduğu iddiaları konuşulmaya başlandı. Uçakta bulunan Libya Askerî Sanayi Kurumu Başkanı Tuğgeneral Mahmud el-Katawi’nin son derece stratejik bir anlaşma çerçevesinde Ankara’da olduğu, Türkiye ve Libya yönetimleri arasında (MKE) benzeri büyük ölçekli bir savunma sanayi üretim tesis konusunda anlaştığının ortaya çıkması sabotaj iddialarını gündeme getirdi
Türkiye Gazetesi’ne konuşan eski Libya Büyükelçisi Dr. Muhammed Salim Amiş, kesin olmamakla birlikte olayın sabotaj ihtimalinin güçlü olduğuna vurgu yaptı.
“UÇAĞA DIŞARIDAN BİR MÜDAHALE OLABİLİR”
Uçağın Ankara’dan önceki hareketliliğinin incelenmesi gerektiğini kaydeden Amiş “Öncelikle 38 yaşında bir uçağın kapasitesi sorgulanmalı. Bu kiralık uçak kimlerin elinde ve nerelere gitti? Şu an Libya fiilî anlamda bölündüğü için ülkede iki ayrı yönetim ve ordu var. Bunlar arasında Libya’yı kimin yöneteceği ile ilgili büyük bir çekişme mevcut. Türkiye, Libya’da yeniden birlik ve üniter bir yapı hedefiyle ciddi faaliyet yürütüyor. Düşen uçaktaki isimler de bu sürecin önemli aktörleriydi. Bu hadise ile Türkiye karşıtları hem ordu içerisinde güç devşirdiler hem de Türkiye’yi zayıflatmak istediler. Elimizde net bilgiler olmamakla birlikte uçağa dışarıdan bir müdahale olabilir ve bu noktada Yunanistan detayı önemli” diye konuştu.
İSRAİL VE YUNANİSTAN FIRSAT KOLLUYOR
Üst düzey diplomat Amiş’e göre ortaya çıkan manzaradan en fazla İsrail çıkar sağladı. Türkiye ve Libya arasındaki gelişmelerin her ne kadar Akdeniz ölçeğinde Yunanistan’a zarar veriyor gibi gözükse de esas zararı İsrail’in gördüğünü vurgulayan Dr. Salim Amiş “Çünkü İsrail sadece Doğu Akdeniz değil Afrika, Suriye, Irak, Lübnan ve hatta İran’la ilgili projeleri karşısında tek olumsuz güç olarak Türkiye’yi görüyor. Türkiye’nin bölgesini aşan askerî, siyasi, diplomatik vizyonu ile en fazla zararı İsrail görüyor. Ciddi manada çıkarları baltalandığı için Yunanistan’la birlikte fırsat kolluyorlar. Türkiye ve İsrail iki kutup. Türkiye farklı coğrafyalara barış ve istikrar taşırken İsrail kaos ihraç ederek var olmaya çalışıyor. İsrail kesin bir biçimde Türkiye’nin Afrika açılımını engelleme çabasında ve Ankara’nın Somali, Sudan, Kızıldeniz ve Sahil Afrikası ve Doğu Akdeniz’deki hedefleri açısından kritik öneme sahiptiler. Olaya bir de bu açıdan bakmak gerekiyor” beyanında bulundu.
“AYNI SAATLERDE BİRLİKTE FOTOĞRAF VERDİLER”
Emekli general Güray Alpar ise sarsıcı gelişmeye dair “Türkiye’nin kabuğunu kıran bir güce dönüşmesi bazı ülke ve odakları korkutuyor.” ifadesine bulundu.
Ankara’nın özellikle Doğu Akdeniz ve Afrika açılımına dikkat çeken Doç. Dr. Alpar “Türkiye açık bir biçimde Afrika ile etkin koridor kuruyor. Libya da bu koridorun ana kapısı. Üstelik kökü Osmanlı’ya dayanan bir yolu izleyerek bu hat inşa ediliyor. İşte bu Türkiye İsrail’i yeni bir kuşatma-çember inşasına itti. Bu nedenle Yunanistan-Güney Kıbrıs’la yoğun trafik başlattı. Diğer yandan Dürziler ve YPG’yi kullanıyor. Türkiye’nin Libyalı üst düzey komutanlarla görüştüğü saatlerde Pakistan Genelkurmay Başkanı ‘da Tobruk’ta Hafter’le görüşüyordu. Pakistan heyetinin Türkiye ile eş güdümlü olarak Tobruk’ta olduğundan şüphe yok. Yine aynı saatlerde İsrail-Yunanistan ve Rum tarafı da birlikte fotoğraf verdi. Aslında kartlar açık oynanıyor. Geçtiğimiz aylarda Pakistan-Türkiye ve Azerbaycan’ın müşterek tatbikatının hemen ardından Gürcistan’da uçağımız düştü. Katliam ve devlet terörü ile ayakta kalmaya çalışan İsrail bize örtülü savaş ilan etti. Ermenileri de bu kirli ittifaka dâhil etmeye çalışıyorlar. Çünkü Siyonist rejimin varlığı, geleceği, Suriye’yi, Irak’ı, Libya’yı, Sudan’ı, Somali’yi ve sonrasında başka coğrafyaları bölmekle mümkün. Dikkatli olmak zorundayız” ifadelerini kullandı.
KAZA ÖNCESİ DE MERCEK ALTINDA
Öte yandan Libya Genelkurmay Başkanı ve Kara Kuvvetleri Komutanı’nın da aralarında bulunduğu 8 kişinin hayatını kaybettiği jet kazası soruşturması derinleştirildi.
Soruşturmada pilotların kazadan önceki süreci de mercek altına alındı.
Mürettebatın uyku düzenlerinden yedikleri yemeklere, alkol veya ilaç kullanımından psikolojik durumlarına kadar her ayrıntı titizlikle araştırılıyor.
Savcılık, uçağın uçuşa elverişli olup olmadığını tespit etmek amacıyla teknik bilirkişilerden rapor istedi.
Uçağın son bakımlarını gerçekleştiren personelin sorumluluğu ve olası kusurları da mercek altına alındı.
Kule ile uçak arasındaki tüm telsiz diyalogları da dosya kapsamına dahil edildi.
Ayrıca bakım faaliyetleri sırasında uçağa takılan yedek parçaların standartlara uygun olup olmadığının tespiti için teknik incelemelerin dosyaya ekleneceği öğrenildi.




